jazzlack

DEVRİMLER BOĞA BURCUNDADIR… Boğa burcundadır bütün güzel devrimler… Devinimler, Mayıs kokar içte ; ruhun kusursuz özgürlüğüne dair… Örselenmiş aşklar birikirken; damlayarak, kalbin en aortsuz zamanlarında, akortsuz bir çılgınlık başlar, şehvetli bir emprovizasyon şeklinde… Orak ve çekiçten yapılan ferforje yatak başları dizilir meydanlarda kızılca kıyamet ve bütün devrimler mayıs bakar gözün ferine, gerine gerine… Uzun ve ipekten örülmüş saçlar, yorgun bedenlerin üşümüşlüğüne yorgan olur; geceler boyunca ve bir ih

hadi yapalım…yapıcılar, nasırlı ellerini şuurumuza sokup ta zevk veren tüm tümörlerimizi söküp almadan..yapalım hadi…bahar, polenlerindeki bütün tohumları dali'nin vajina takıntılı fırça darbelerine kurban vermeden daha, yapalım hadi…hadi yapalım, yeni bir çocuk klasiği mesela ; içinde en tolkien fantastiği masalları şişiren, helyum bakışlı balonlar gibi…yapalım; düşlerin düştüğü sahnelerdeki can çırpınışlarını gözlerinin kenarına sürme diye çeken güzellerin esaretinden kaçma plan

ASIL KONU Kırmızı başlıklı kızın başlığı kırmızı olmasaydı hiç kimse farketmezdi onu Ve aslında yedi cücedir kahramanı malum hikayenin Pamuk prenses ile demir prensesin ağırlığı aynıysa teraziye  vurunca... Şen Kasap, her zaman hüzünlü bakarken kapının önünü eşeleyen kedilerin doymak bilmez açlığına Adına yakışmaz bir keder ikindisinin hiç ısıtmayan analitik güneşi okşar Sinek ülkesi  camının sefil vitrin buğusunu V

Su damlıyor…gecenin en derin uykusuna yatmışım ben, kalkıyorum yatağımın boynuma dolanan kollarından çarşaf çarşaf..su damlıyor…çöldeyim oysa ne suyu bu, saçma…kalkıp bakınıyorum sağıma soluma…solumda bin bir çeşit bölünmesi mayoz beyinlerin.. sağımda tiksintiden bir tepe başında bok çevresindeki gibi bir zalim duman…su damlıyor…şıp şıp şıp…bi şıp daha…neden şıp diye tanımlanmış damlanın anlamsızca kaçıp gidişi yatağından…anlamsızc

Çok Şukov bir Pazar 'dı Aylardan dolunay gırtlağına kadar lpg ile doldurulmuş… şukov'dan bihabermiş parmakların ucundaki kederin sızısı… ve belirtili sıfatın belirtisinin kuyruğuna, uçurtmalar eklemem okurdan koparıyor ve hiç bir biçeme ait kılmıyormuş beni… "bana ne" dedim… "biçemsiz bir çocuktum kendimi bildiğimden beri, böyle iyiyim" dedim… "kaçış" dedi işin eğitimini alan ve geleceği fena halde parlak  genç eleştirmen bana… "e kaçıyoruuum, evet!" baktım,  bakışlarında ne kadar çok bili